Şizoaffektif bozukluğun keşfedilmemiş topraklarına girmeden önce, yaygın olarak karıştırılan zihinsel sağlık sorunlarından ikisini açıklığa kavuşturalım: bipolar bozukluk ve şizofreni bozukluğu. Bu iki rahatsızlığın adları sıklıkla birbiriyle karıştırılır ve pek çok kişi bu rahatsızlıkların gerçekte ne kadar farklı olduğunu bilmez. Bu nedenle, bu rahatsızlıkların karakteristik özelliklerini ve şizoaffektif bozuklukla ilişkili olup olmadıklarını inceleyeceğiz.
Bipolar Bozukluk
Bipolar bozukluğun tanımını hatırlamakta zorluk çekiyorsanız, tek yapmanız gereken kelimeyi incelemektir. Kelimenin tam anlamıyla, “bipolar” iki kutup anlamına gelir ve bu bozukluğun iki zıt ucunu temsil eder: mani ve depresyon. Buna göre, bipolar bozukluk aşırı ruh hallerine yol açan bir durumdur; bireyin günlük olarak çalışmasını engelleyebilecek ölçüde hem duygusal yükseklikler (mani veya hipomani) hem de duygusal düşüklükler (depresyon) yaşanabilir.
Manik atak sırasında görülen semptomlar huzursuzluk, aşırı konuşkan olma, umursamazlık ve öforik (aşırı coşkulu) bir ruh halinde olmaktır. Mani ve hipomani arasındaki fark, maninin daha yoğun ve zayıflatıcı olmasıdır; hatta kişinin gerçeklikten ayrılmasına bile neden olabilir (psikoz olarak da bilinir). Depresif dönemlerdeki semptomlar ise uyuşukluk, üzüntü, kendini önemsiz hissetme ve uykusuzluktur.
Ayrıca bipolar bozukluk farklı tiplere ayrılabilir;
1. Bipolar Bozukluk Tip 1
Mani dönemi en az bir kez gerçekleşir ve yoğunluğu o kadar büyük olur ki tıbbi bakım gerektirebilir. Bireye bağlı olarak, depresif ataklar bu manik atakları takip edebilir.
2. Bipolar Bozukluk Tip 2
Bipolar 1 ve bipolar 2 arasındaki temel fark, bipolar 2’nin manik ataklarının çok daha az şiddette olması ve hipomanik olarak sınıflandırılmasıdır. Bu tip bipolarda az bir hipomanik dönem ve en az iki hafta süren büyük bir depresif dönem yaşanabilir. Bipolar 2'nin hipomanik ataklarının nispeten hafif olması nedeniyle, bazen “normal” depresyon olarak yanlış teşhis de konabilir. Bununla birlikte bu bozukluğun dezavantajı, büyük depresif atakların daha uzun süre boyunca yaşanması ve geniş çaplı bozulmaya neden olabilmesidir.
3. Siklotimik Bozukluk
Bu bozuklukta birkaç kez hipomani semptomları ve depresyon semptomları yaşanır. Depresif dönemler majör depresyondan çok daha az şiddet seviyesindedir ve semptomların yaşanması genellikle en az iki yıl sürer. Bir çocuk veya genç bu bozukluğu yaşıyorsa, semptomlar genellikle yaklaşık bir yıl sürer.
4. Diğer Tipler
Bu tipler uyuşturucu, alkol veya Cushing sendromu gibi dış faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan bipolar tiplerini ifade eder.
Şizofreni Bozukluğu
“Şizofreni” terimi aslında zihnin bölünmesi şeklinde açıklanır. Fakat bu durumda kelimenin sözlük anlamıyla düşünemeyiz, çünkü şizofreni bozukluğu çoğu insanın düşündüğünün aksine, bölünmüş kişilik veya çoklu kişiliklerden oluşmaz. Bipolar bozukluk duygudurum bozukluğu olarak sınıflandırılırken, şizofreni bozukluğu gerçekçi ve hayali deneyimlerin birbirinden ayırt edilemediği sanrısal bir bozukluk olarak kategorize edilir.
Şizofrenideki semptomlar iki türe ayrılabilir: pozitif semptomlar ve negatif semptomlar.
Pozitif semptomlar, bireyin kişiliğine “eklenen” ve psikotik belirtiler olarak da bilinen zihinsel rahatsızlıkları ifade eder:
1. Sanrılar: Bunlar ihtişam veya zulüm sanrıları gibi yanlış düşünceleri ifade eder. Örneğin, birey sürekli olarak izlendiğine inanabilir.
2. Halüsinasyonlar: Bireyin beş duyusundan herhangi biri var olmayan bir şeyi görebileceğine, hissedebileceğine, tadabildiğine, duyabildiğine veya koklayabileceğine inanmak şeklinde yanlış uyarılabilir. En yaygın şekli bireyin sesler duymasıdır.
3. Bilişsel İşlev Bozukluğu: Bilgiye konsantre olma veya hatırlamada sorun yaşanabilir. Bu aynı zamanda eğitim performansının düşmesine de sebep olabilir. Ayrıca birey konuşurken konuyu düzensiz olarak değiştirebilir, kendi mantıklı olmayan sözcüklerini veya seslerini icat edebilir.
4. Dağınık davranışlar: Bireyin hijyen bakımı gibi rutin davranışları bozulabilir. Şizofrenik bir birey aynı zamanda mantıksız ve dürtüsel davranabilir, stresli veya endişeli görünebilir.
Negatif semptomlar, “kaybedilen” kişisel özellikleri ifade eder:
1. Motivasyon Eksikliği (Avolition): Birey temizlik gibi günlük işleri bile göz ardı edebilecek seviyeye gelmesi durumudur.
2. Duygu Eksikliği (Kayıtsızlık): Bireyin sevindirici ya da üzücü olaylara uygun tepkiyi verememesi durumudur.
3. Sosyal Yaşantıdan Çekilme: Genellikle şizofrenisi olan bir birey sosyal yaşantıdan çekildiğinde, bunun nedeni birinin ona zarar vereceğini düşünmesidir.
4. Hastalığın reddi: Birçok hasta halüsinasyon ve sanrılarınn gerçek olduğunu düşünür, bu da onların sağlıklı olduklarına inanmalarına neden olur. Bazıları ilacı zehir olarak bile algılayabilir.
MyTherapy blogunda ilginizi çekebilecek diğer postlar:
- Nefes Darlığı ve Anksiyete: Aradaki Bağlantı Nerede?
- Bipolar Bozuklukla Yaşamak: Yaşamınızı Kolaylaştıracak 6 Öneri
Şizoaffektif Bozukluk
Bu bozukluğun semptomları hem şizofreni semptomlarından hem de bipolar sistemlerden oluşur. İki tür şizoaffektif bozukluk vardır. Bunlardan biri, bireyin mani ve depresyon atakları yaşayabileceği bipolar tip olarak bilinir. Diğeri, bireyin sadece majör depresif ataklar yaşayabileceği depresif tip olarak bilinir. Her iki tip de halüsinasyonlar veya sanrılar gibi şizofrenik semptomları içerir.
Şizoaffektif ve şizofreni arasındaki en önemli farklardan biri, ilki için psikotik semptomlar zamanla tekrarlama eğilimindeyken, ikincisi için bu semptomlar sürekli devam edebilir. Bir başka belirgin fark ise şizoaffektif olan bireyin sürekli olarak duygudurum bozuklukları yaşaması, şizofreninin ise ruh hali üzerinde geçici etkileri olmasıdır.
Şizoaffektif bozukluğun beraberinde getirdiği tartışma
Şizofreni bozukluğuna benzerliği nedeniyle, şizoaffektif bozukluk sadece son zamanlarda ayrı bir bozukluk olarak kategorize edilmiştir. Dolayısıyla, bunun henüz kesin bir bilim olmadığını söyleyebiliriz.
Tıp uzmanları şizoaffektif bozukluğun bipolar ve şizofreni bozukluğunun bir kombinasyonu gibi göründüğünü gözlemlemiş olsa da, bu bozukluğun kesin nedeni belirsizliğini korumaktadır. Mantıksal olarak, bunun tedavi edilmemiş bipolar veya şizofreninin bir sonucu olabileceği varsayılabilir; ancak bu tanım yanlıştır. Bilim adamları, şizofreni gibi, şizoaffektif bozukluğun da beyindeki ve hatta genlerdeki kimyasal dengesizlikten kaynaklanabileceğinden şüpheleniyor. Yakın bir akrabanın bipolar, şizofreni veya başka herhangi bir akıl sağlığı durumu varsa bireyin şizoaffektif bozukluk geliştirme riskinin de arttığı gösterilmiştir. Diğer akla yatkın dış faktörler ise çevresel unsurlar, bebeklik dönemindeki komplikasyonlar, doğum kusurları ve psikoaktif ilaçlar olabilir.
Şizoaffektif bozukluk tanısı koyulduğunda
Yukarıda belirttiğimiz gibi, şizoaffektif bozukluğun belirtileri şizofreni veya bipolar bozukluğun belirtilerine benzeyebilir. Bu nedenle, doğru tanı ve sonraki tedaviyi sağladığınızdan emin olmak için, ruh hali değişimlerinizi takip etmeniz veya devam edip etmediğini, geçici olayların yaşanıp yaşanmadığını görmek için izlemeniz gerekir. Halüsinasyon yaşadığınızdan veya aynı anda sanrılara sahip olabileceğinizden şüpheleniyorsanız, gerçek olan ve olmayan olanı ayırt etmenize yardımcı olabilecek kişilerden size yakın bir destek çemberi oluşturun.
Muhtemelen bir akıl sağlığı uzmanı görmeniz istenecektir ve bunu yaptığınızda, belirtileriniz ve bunların sıklığı veya süresi konusunda dürüst olun. Çünkü belirtilerinizi yakından izleyerek daha doğru bir teşhis alabilirsiniz.
MyTherapy blog’daki diğer makalelere bir göz atın